Uzaklaştım, baharatlara bulaştım: Antep

Hafta sonu İstanbul mekanlarında kuyruk beklemektense şahane bir karar verip, ufak hafta sonu kaçamaklarına başladım…Uzaklaşabildiğim kadar uzaklaştım, baharatlara bulaştım. Antep insanları başkaydı…Erkekleri babacan, kadınları kokoş hanımefendiler…Eski İstanbul hanımları gibiler Antep’in hanımları…

unnamed (6)unnamed (5)

Havaalanından bir araç kiralayıp konaklayacağım otele doğru yola çıktım… İki gece de kalacak olsam uzun araştırmalarla buldum Ali Bey Konağı’nı… Ve ayırdım Gelin Odasını… Kalacağım yer sadece bir otel değil Antep olmalıydı benim için… Hemen kalenin karşısında dar bir sokakta müthiş bir taş konak…Kapıyı açan elma yanaklı bir kadın… Antep’in şirin bir köyünden geliyormuş. Oteli gezdirip kısaca tarihinden bahsetti… Odamı gördüğümde uzaktan da olsa oda seçimimde yanılmadığımı gördüm. Neyse oydu. İç içe odalar, taş buz gibi… Ve odanın içinde bir hamam… Mis gibi mermerden… Sıcak suyun burnumu tıkadığını hemen orada hayal ettim…

10836136_920974174588949_743546253_n

Hayalimi akşama erteleyip, otelden ayrıldım… Soluğu İmam Çağdaş’ta aldım…İçerisi fazla kalabalık değildi. Sanırım erken bir saat olduğu için. Kasadaki kuyruğu görmezden geldim. O sadece baklava kuyruğuydu…İki katlı dev bir restoran, masaların geneli İstanbul’dan, birkaç ünlü karşımda, aklımsa kim olduklarından ziyade ne yediklerindeydi:)
Kahvaltı niyetiyle söylediğim lahmacun İstanbul’da lahmacun diye yutturulan şeyin ne olduğunu düşündürdü bana. Yeşil bir lahmacun baharatı, eti, tadı bambaşkaydı. İçli köftesi, kebapları, koca bir bakır tasta kaşıkla içtiğim köpük köpük ayranı ve kapanıştaki şöbiyeti anlatılacak gibi değil… Baklava sevmeyenlerden de olsam 3 dilim yedim. Şöbiyetler fıstıkla ters yüz edilmiş arkaları çevrilmişti. Hiç ağır gelmedi. Bitmeyen kuyruğa yetişmeyen tepsi tepsi baklavalar ‘’hiç çıkma burada kal’’ diyordu.

10961865_920974227922277_4353811_n

Önümde bir rehber ile gezilecek yerlere sırasıyla başladım. Kaleyi, minik müzeleri, çarşısını ve bakırcılarını, hediyeliklerimi alarak gezmeye devam ettim… Bakır tavalar, hızmalar, şalvarlar, tülbentler… Hoş sohbet baharatçılarla akşamı yaptım. Alışverişe mi geldiğim diye de düşünmedim değil. Baharatçıların çalıştıkları kargo firmaları var, ödemenizi yapıyor, kolinizi hazırlatıyorsunuz henüz oradayken yola çıkıyor aldıklarınız.

10961655_920974077922292_891040920_n

Akşam olduğunda merkezdeki Bayazhan’a girdim… Dev bir avlu… Avluda Antepli gençler bir Dj eşliğinde eğlenmeye başlamışlar bile… Modernize edilerek yakılmış ateşler…Bir kaç restorandan oluşan Bayazahan’da ister şarap eşliğinde romantik bir yemek yiyin, ister benim gibi rakınızla meşk gecesine dahil olun. En güzel türküler, şarkılar, mezeler… Antep’in geceleri de bir başkaymış… Yaş sınırı yok. Orta yaşlı hanımlar hepsi kuaförden gelmiş, sahnede döktürüyorlar öyle kibar öyle naif…Yemekleri elbette şahane. Sabah nasıl kahvaltı edeceğimi düşünürken kendimi katmerlerin içinde buldum.

10953091_920974097922290_1681671215_n

unnamed (2)

unnamed
Tüm günü alacak “Zeugma”… Zeka, beceri, hayret, hangi kelime tam anlamı bilemedim ama Zeugma inanılır gibi değildi. Her bir eser emek dolu. Her biri hikaye dolu… Zeugma’ya bir gün lazım tamamen doyabilmek için. Ardından Tahmis Kahvesi… Yine Antep’in gençleriyle dolu, daha az İstanbullu… Akşam olmamasına rağmen içeride davullar zurnalar, hep bir eğlence…Nargilelerin farklı kokuları, kahvenin lezzeti ve kahvenin yanındaki yöresel yemişler…

unnamed (3)

Antep bir bavulla gelip ikiyle dönülen, yemeklerin hep damakta kaldığı, aklın Zeugma’da kaldığı, siparişlerinizin sizden önce evinize vardığı bi kent. Sıcacık insanları, kibar hanımefendileri aklımda daha nicesi… Yakında yine ordayım anlat anlat bitiremediğim güzel Antep maceraları için.

10961684_920974061255627_1511357683_n

1 Yorum

Sen De Bir Şeyler Yaz!

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz