Tijuana, Meksika’nın San Diego sınırındaki şehri… Buraya gitmememiz için yapılan büyük baskılara rağmen sabah gitmemiz gereken son konferansın ardından sınıra kadar giden trene doğru yola çıktık. Kapkaç, taciz, mafya hesaplaşmaları gibi tehlikeleri olduğu söylense de “kızlı erkekli grupça gitme” şartı ile çantalarımızı önümüze alarak kendimizi yolda bulduk. San Diego‘nun tam ortasından geçen trenler ile Tijuana‘ya ulaşmak mümkün.Son durakta inmeniz yeterli. Kulaklarımızda Manu Chao‘nun Welcome to Tijuana şarkısı ile yol aldık.
San Diego yazısı için tıklayınız!
Trenden iner inmez sınırı geçmeden dolarlarımızı Meksika pezosuna çevirdik. Peki Pezo – Dolar oranı nedir diye sorarsanız? 13 Meksika pezosu 1 dolar ediyor diyebilirim. Tabii bu çok avantajlı harcama yapacağınız anlamına gelmesin. Turistik olan her şey fazlasıyla pahalı burada. İçkiler de bir o kadar ucuz. Özellikle marketlerden almanızı tavsiye ederim. Dolar-Pezo hesabı yaparken biraz kafanız karışmış gibi hissedebiliyorsunuz. Zira ikisinin de simgesi aynı. Bazı işletmeler dolar bazıları ise pezo kullandığı için sormak da fayda var.
Meksika sınırını geçmek çok kolay oldu. Pasaportunuzla herhangi bir aramadan geçmeden Meksika topraklarına giriyorsunuz ve bir anda San Diego’dan İstanbul’un varoş semtlerinden birine gelmiş gibi oluyorsunuz. Fakirlik hemen göze çarpıyor. O nedenle daha az yabancılık çektiğimiz bir yer oldu diyebilirim. Sınırdan sonra hemen bir köprüden geçiyoruz. Altında kurumuş bir nehir var. Burada dilenen insanlar ve köprüden onlara para atan insan manzaraları var.
İspanyolca konuşuluyor burada. Çoğu kişi İngilizce bilmiyor. Şehir merkezine doğru bir çok eczane ve alternatif tedavi ürünlerinin satıldığı dükkanlar görüyoruz. Bir de her yerde “Viagra” duyuruları var. Tijuana uyuşturucu ve fuhuş pazarının büyüdüğü bir şehir. Sokaklarda satılan haplar, turistlerden para isteyen hayat kadınlarını çokça görebilirsiniz. Ancak şunu söyleyebilirim ki, söylendiği gibi ne kapkaç ne de taciz ile karşılaştık. Oldukça keyifli bir gezi oldu.
Meksika’nın nesi meşhur? Elbette tekilası, Meksika biberi, acı sosları, takoları.. Hepsinden tadın, alın… 14 dolara bir şişe tekila alabiliyorsunuz. Öğrendiğimiz kadarıyla Amerika’ya döneceklerin 1 şişelik içki hakkı var. Burada her sokakta margarita, tekila nefis Meksika birası içmek mümkün. fiyatlar şahane 🙂
Fakir ama rengi çok olan bi şehir Tijuana.. Sokakların gelir seviyesi ne olursa olsun, rengini kaybetmemiş. Duvar resimleri çok hoşunuza gidecek. Bizim 90 yıllarımızı yaşıyorlar hala.. Dükkanların vitrinleri, AVM adını verdikleri mağazalar, ayakkabı boyacıları, gelinlikçiler, oyuncakçılar, fotoğraf stüdyoları… Hepsi Türkiye’nin 90′ları…Her şey çok eski, sokakların çoğu kötü kokuyor. Her yerde müzik var, ve acısı ve lezzeti kokusundan belli olan Meksika yemekleri.. Sokaklarda takolar yapılıyor, Meksika biberleri satılıyor…
Biraz acıktık ve etrafında güzel akordeon çalan müzisyenlerin olduğu ElpatitotJ’ya oturup Enchiladas ve bira söyledik. Yemek yemek için kesinlikle trafiğe kapalı caddeyi tavsiye ederim. Hem daha güvenli hem de çok renkli restoranlar var. Öncesinde ikram olarak takolarımız ve acı sosumuz geldi. Herkes menüden farklı bir bira içti. Bira olarak Corona’yı artık her yerde bulabildiğimizden ben Negra Modelo söyledim. Çok beğenip, neden ülkemize gelmiyor ve neden bu kadar ucuzlar diye de hayıflandım. Enchiladas’lardan önce yine ikram olarak bir çeşit yoğurtlu tako çorbası geldi. Burası oldukça turist sever bir mekandı. Tavuklu, etli ve peynirlisi olan Enchiladas (bir çeşit dürüm)’lar güzel olsa da hepsini bitiremedik. Çorbaları daha çok sevdik diyebilirim. Toplamda kişi başı 9 dolar ile kalktık masadan.
Şehrin güneyinde şahane plajlar var ancak vakit bulup gidemedik. Kentin tam göbeğinde bi kilise var. Ken dini konulara çok önem veriyor. Kilise pırıl pırıl. Ancak yine dinden para kazanmayı da es geçmemiş. Etrafında dini simgeli bir çok obje satılıyor.
Hediyelik bir şeyler için alışverişe çıktık. Bir marketten içki ve Meksika sosu aldık. Ardından turistik eşyalar satan dükkanları gezdik. Çeşit bol.. Şapkalardan, Meksika’nın meşhur eşeklerine kadar.. Bir de San Diego’da da meşhur olan kuru kafalar var. Buradan bir tane aldım ben de… Dia de los muertos yani kökü Azteklere dayanan bir “ölüm bayramı”. 1-2 Kasım’da kutlanıyormuş. Cadılar bayramı gibi bir etkinlik.Özellikle bu etkinlik vakti çok talep görüyormuş bu kuru kafalar. Ayrıca ölümü hatırlatıp anı yaşamayı hatırlattığına inandıkları için bu kuru kafalardan her yerde görebiliyorsunuz.
Ve Amerika’ya geçişte Meksika’ya geçişteki gibi rahat geçiş yapmayı unutun. Aldığınız hediyeyi neden aldığınızı dahi soruyorlar. Ancak her şeye değer. Yakınlardaysanız mutlaka gelin buraya…