Trilye, İstanbul’dan sadece “biraz” uzaklaşmak için çok ideal. Biraz uzaklaşırken bambaşka bir havaya, iklime ve insana da doyacaksınız. Burası Bursa’nın Mudanya ilçesinin minik beldesi Trilye… Önceki adı Zeytinbağı imiş. Adından da anlaşılacağı gibi zeytinleri meşhur. Tarihi rum evleri ve daracık sokaklarına hemen ısınacaksınız. Biliyorum buraya bir kez gelmekle yetinmeyeceksiniz.
İstanbul’dan Deniz otobüsü ile başlayan yolculuğumuz, Mudanya’dan Trilye minibüsleriyle devam etti. 20 dakikalık şirin bir komedi filmini aratmayan minibüs yolculuğunu Trilye’nin en tepesinde sonlandırdık- ki yokuş aşağı gezmesi daha kolay olsun diye:) Buranın en meşhuru Çamlı Kahve. Eğer vaktiniz olursa gün batımını mutlaka izleyin burada. Biz muhteşem manzarasıyla yetindik. Ayrıca köy kahvaltısına da bayıldık.
Bu gördüğünüz manzaranın hemen yanında kahvaltı yapabilmek için kimi zaman sıra bekleyebilirsiniz. Ama kesinlikle buna değer. Zeytinler, domatesler , reçeller buraya özel. Ekmekler köy ekmeği. Dilediğiniz çeşitte omlet ve gözleme de mevcut. Fiyatlar ise çok makul. Küçücük fiyatlara harika bir köy kahvaltısı, semaverde çay ve mis gibi bir manzara sizin oluyor.
Kedi severler için bolca kedi de mevcut ^^
Kahvaltıdan sonra, beldenin iç kısımlarına doğru geziye çıktık.
Burada bakımsızlıktan yıkılmak üzere olan bir çok tarihi bina var. Taş Mektep de bunlardan biri. Tirilye’de meydandan iskeleye doğru giden yolda sol tarafta kalıyor. Taş Mektep,1909 yılında yapılmış bir binada Kıbrıs Eski Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios’un eğitim almış.
Büyük bir kısmı yıkılmış olan Batheos Rhyakos Soteros Manastırı.
Şehir merkezine geldiğimizde bizi harika bir sürpriz bekliyordu. Bi anda kendimizi bir köy düğününde bulduk. Atın üzerinde tüm köyü dolaşan çocuğun sünnet düğününe davetli olmasak da, ayaklı konvoya doğaçlama katılmış olduk:) Köyün yabancısı olduğumuzu fark edip hemen bize ikramlarını sunmaya başladılar. Oldukça misafirperver ve eğlenmeyi seven bir halkı var buranın. Davullar, zurnalar eşliğinde, tüm köyü dolaştık. Düğün sahile yakın bir çay bahçesinde oldu. Yemekler, şarkılar, türküler eşliğinde düğünde eğlenildi. Büyüyüp sünnet düğünü videosunu izleyen fotoğraftaki ufaklık, düğününe en ön sıralardan katılmış bu davetsiz misafirler hakkında kim bilir ne düşünecek? 🙂
Trilye’den zeytin almadan dönmeyin. O kadar lezzetliler ki.. Bir şişe asla yetmez. Taşıyabileceğiniz kadar satın alın derim.
İstanbul’a götürmeseniz de mutlaka Trilye dutlarından yemelisiniz. Reçellerinin ise tadına bakıp, satın almadan dönmeyeceğinizi zaten biliyorum.
Küçük bir cami de var burada. İçeriye girmemize nedense izin verilmedi.
Trilye’de dilerseniz denize girebileceğiniz bir plaj da var. Çok kalabalık değil.
Trilye sahilinin etrafı balık restoranlarıyla dolu. Akşam üstü kendinizi bir anda bunlardan birinde buluyorsunuz. Biz Savarona Balık Restoranı’nı çok sevdik. Porsiyonları minik de olsa lezzeti pek öyle minik değildi:)