Masumiyet Müzesi

Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi kitabını okuyalı yıllar oldu. Romanın kahramanları Füsün ve Kemal’in aşkı artık öyle rastlayabileceğimiz bir şey olmadığından artık tam anlamıyla müzelik! Müzeyi gezdikçe fenalaşma kat sayım arttı diyebilirim. “Adam için psikopat herif!” dedim. Orhan Pamuk için mi Kemal için mi fark etmez. Füsün’un 4 bin küsür sigara izmariti ve her birinin altına yazılmış Kemal’in içinden geçen milyarlarca cümle bence müzenin en çarpıcı köşesi olmuş. Üst katları gezdikçe, Füsün’un o meşhur küpelerini, ( ki yazarken dahi garip oldum) saatler, tokalar, başlangıcın simgesi Jenny Colon çanta, siyah beyaz fotoğraflar, anahtarlar, tuzluklar, rakı bardakları ve sonun simgesi otomobilin plakasını da görebiliyoruz. İşin açıkçası “görmez olaydım” dedim. Her şeyini Bim poşetine doldurup atmış biri olarak bu psikopatça olayı kendi içimde komikliğe çevirip, çürümüş kahve telvelerine, yaprak dolmalarına ve sağa sola atılmış köftelere odaklandım.

20121103_143939

İnsanların içindeki tutku, herhangi bir şeye olan aşkları, ” psikopat Kemal’in ki de dahil” her zaman şu dünyada ilgimi çeken en önemli şey. Hepsi farkı şekilde yansıyor tabii… Kemal’in ki de böyle.

Burası, “Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum” a adledilmiş ”Şeylerin Masumiyeti”. Eşyasız olamayacağımızı kanıtlarcasına da “yine biriktireceksin”i fısıldıyor.

Siyah beyaz fotoğraflara yine tam manasıyla ” hasta oldum”. Ara Güler’in fotoğraflarından da yararlanılmış. Sayın Güler, eğer fotoğraflarınız birer sanat olmasaydı bu kadar seyretmezdim onları. Zira her gün gazetede gördüğüm “belge” denilen fotoğrafları öyle bayılarak seyretmiyorum.

Müze ile ilgili bir çok bilginin yer aldığı “Şeylerin Masumiyeti” isimli kitaptan şu alıntıyı yapmadan edemeyeceğim:

” Tek başımıza poz verirken yüzümüzde beliren endişe ve hüzün, hep birlikte poz verirken huzur ve neşeye dönüşüyor. Kalabalık içinde fark edilmediğimiz, rahat ettiğimiz için elbette. Hep birlikte poz verdiğimiz zaman fotoğraf makinesi bizi dikizleyen bir alet değil, bizim kendi geleceğimizi seyrettiğimiz bir çeşit zaman teleskopu halini alıyor. “

20121103_144227

İçten bir mizahla gülümseyebiliyor ve anın dolu olduğunu hissediyoruz.

“Herkes bilsin çok mutlu bir hayat yaşadım”

Kimileri bu cümleyi kitabın sonucu olarak pek inandırıcı bulmasa da, mutluluğun göreceli bir kavram olduğuna inananlar olarak ben bu cümleyi sevdim.

Ve sanırım müzede bu şarkı çalsa iyi olurmuş.

 

 

Sen De Bir Şeyler Yaz!

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz