Efsane Profesör Sadık Usta

0

İstanbul’daki iş arkadaşıma telefon açtım.

– Özge’ciğim bana birkaç kebapçı söyle Ankara‘da; ama beni şaşırtsın !

Hep söylüyorum insan beni şaşırtmaz.

Mekanlar, yemekler, hatta hayvanlar şaşırtır, ama insanlar şaşırtmaz.

Profesör Sadık Usta‘ya gittin mi ? dedi.

Böyle isimler iddialı bir mizah içerdiği için aslında şüpheyle baktım duyar duymaz.

MEŞHUR (TARİHİ) BİLMEM NE USTA ! tabelaları ise bende korkunç bir öfke yaratıyor.

Kardeşim kendi kendini mi meşhur ettin ? Bırak da biz karar verelim değil mi meşhur musun değil misin diye. Tarihi olanlar da var ki, adam 3 sene önce açmış mekanı mesela.

unnamed

Neyse bizim efsane profesör öyle değil Allah’tan. Hatta Ordinaryus dese de gıkımı çıkarmam. (çünkü kebabını yedim, yemeden önce böyle demezdim elbette)

Büyükesat‘ta Büyük Kolej’e çok yakın olan cadde üstündeki mekana girdiğimde turşu ve şalgam suyu bidonları hemen dikkatimi çekti. İkisine de düşkün olmayan biri olmama rağmen, sanırım doğal renklendirme hoşuma gitti.
unnamed (1)

Mekanın iç duvarları, meşhur kebapçılarda olduğu üzere, tanınmış simaların siyasetçilerin fotoğraflarıyla dolu. Ustamızın İbrahim Tatlıses‘e özel bir hayranlık duyduğu aşikar…

Kebapçımıza, benim gibi güzel yemeği arayan ve seven mesai arkadaşım İlkay’la gittiğimden, 1 porsiyon “Urfa”, 1 porsiyon da “Kuzu Sırtı” söyledik.

unnamed (2)

Masamıza közlenmiş soğan, sumaklı soğan, turşu, kaşık salatası mis gibi kokularıyla birlikte geldi. Ustamız tüm malzemelerini organik kullanıyor. Etlerin yanında gelen közlenmiş biberlerin kokusunu düşündüğümde, burnumun ucunda duyuyorum hâlâ. (Kasa kasa biberler biz geldiğimizde az ileride yükseliyordu)

unnamed (3)

Nihayet etler de geldiğinde sanki yarım kalmış bir senfoni tamamlandı.

Allahım !

Uzun zamandır şakaklarım zevkten atmamıştı böylesine. Kuzu sırtı iki şişe dizilmiş halde gelmişti. Ateşin adaleti etlerimizi eşit pişirsin diye profesörümüz belli ki uzun uzadıya düşünmüş yıllarca. Kolay değil öyle bir anda yemek yılların emeğini.

Urfa’ya da uzun uzun baktım. İlk lokmayı ağzıma attığımda, neşeli bir türkü koptu içimde. (Tekrar gidişimde acılı Urfa sipariş edeceğim. Bakalım hangi ağıtları yakacağım..)

Zırhla çektiği bu güzelliğin içine kuyruk yağını sakınmamış ustamız. Eti dişlerim arasında ezerken, suyunu kaybetmemiş ölçüde pişmiş olmasına kocaman bir gülümseyiş gönderdim.

efsane

Fiyatlara gelirsem, standart bir kebapçı fiyatları yok elbette. Urfa (acısız adana) hacim olarak normalin 2 katına yakın. Lezzetleri ise muadillerinin birkaç katı diyebilirim.

Urfa Fiyatı: 35 TL.

Kuzu Sırtı : 45 TL

İçecekler : 5 TL

* Pazartesi günleri akşam 7’den sonra çiğ köfte yapıyormuş ustamız.
* Künefe de yapmaya başlamışlar yeni. Ancak porsiyon 4 kişilik, ona göre organize olun.. Ben yemedim yorum yapamıyorum.

Etleri Diyarbakır‘dan getiriyorlarmış. Benim bildiğim ülkemizde en iyi etler Balıkesir ve Trakya‘da mevcut.

Buradan da anlaşılacağı gibi, maharetli bir ustanın ellerinde ne mucizeler yaratılıyor şaşırmamak mümkün değil.

Acımasız Not : közlenmiş kırmızı biberlerden yerseniz, aman ha ellerinizi gözünüze götürmeyin… AMAN !

Sen De Bir Şeyler Yaz!

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz